29 Ekim 2009

hayat ne garip...

böyle olmuştu. bir koca sene olmuş. ölüm kuşlara biraz daha yaklaşmaksa gerçekten, şimdi yan yanalar, öyle değil mi?

"güzel birkaç kelime düşün, yaz, kağıda ya da aklına... güzel birkaç kelimeyle an onu... ölmüş... aniden, uyurken, kalp krizinden...
kelimelerden ve müzikten inşâ et onu yeniden, sarıl sonra, sarılamadığın tüm seferler için.
öp iki yanağından, iyi uykular dile.
iyi uykular enişte..."

11 Ekim 2009

23 eylül'de ne oldu?

biraz garip.

bu blog anladığım kadarıyla günde ortalama 40 kere tıklanıyor. günden güne oldukça inişli-çıkışlı bir grafiği var gerçi ama yeteri kadar uzun, içinde birkaç yazımın olduğu herhangi bir periyoda bakıldığında ortalama hep 40 çıkıyor. son bir senenin ortalaması da 40 zaten.

yazı yazdığım günlerde 80-90'ları buluyor bu sayı, çok olmasa da üç haneli sayıları görmüş olduğu günler de var (19 ocak, 29 ocak, 27 şubat ve son olarak evvelki günkü gariplik), ki hepsinin sebebini şimdi bakınca görebiliyorum. ama bir kış gecesi eğer bir yolcu'nun kendi rekoru, garip biçimde, yazı yazmadığım bir günde, 23 eylül'de kırılmış.

nasıl oldu bu? ben o gün özellikle blog'la uğraşmadığıma eminim, 252 tik yapmayı nasıl becerdik acaba?

eğer bunun sorumlusu ya da sorumluları bu satırları da okuyorsa, bir sebep söyleyebilirler mi? 23 eylül'de noldu? yoksa bilmediğim bir şey mi var?

biraz garip.

10 Ekim 2009

I fail. I suck.

kaybettim. yenildim. daha önce hiç böyle yenilmemiştim. sarhoşum. daha önce daha beter sarhoş olmuştum. ama böylesine yenilmemiştim. güçsüzüm. bu şeyler yerlerine geçiyor ve bu şeyler bütünü yutacak bir gün.

bir gün.

bir gün.
how soon is now?

bugün bir film gördüm. bolca the smiths çalıyordu. ağladım. "noldu bir anda" diyenlere, cevap vermedim, kusura bakmasınlar ama bu oldu işte. all these things into position, all these things will one day swallow whole. ben çok pis yenildim. merhaba dünyalı. mehmet'in önünde bir k. olabilir ama doğru, şu an yenilmiş bir adama bakıyorsun. sarhoş ve üstelik yenilmişliği alkolle birleştirip nobel'e oynayamıyor.

eve geldim. yatağımda başka birisi yatıyor. adı muhteşem. nesi muhteşem bunun, gerçekten? hedefim bu değildi.

last.fm'e üye olurken hedefim kesinlikle şu değildi:

RadioheadStreet SpiritSevilen parça Şimdi dinliyor
Çal
RadioheadStreet SpiritSevilen parça5 dakika önce
Çal
RadioheadStreet SpiritSevilen parça9 dakika önce
Çal
RadioheadStreet SpiritSevilen parçaDün 08:57
Çal
RadioheadStreet SpiritSevilen parçaDün 08:53
Çal
RadioheadStreet SpiritSevilen parçaDün 08:46
Çal
RadioheadStreet SpiritSevilen parçaDün 08:42
Çal
RadioheadStreet SpiritSevilen parçaDün 08:37
Çal
RadioheadStreet SpiritSevilen parçaDün 08:33
Çal
RadioheadStreet SpiritSevilen parçaDün 08:29
Çal
RadioheadStreet SpiritSevilen parçaDün 08:25
Çal
RadioheadStreet SpiritSevilen parçaDün 08:21
Çal
RadioheadStreet SpiritSevilen parçaDün 08:16



her neyse..... and fade out again, işte...

3 Ekim 2009

might not be such a bad idea...

sabahtan beri dinmeyen hapşırıklarım, bu eve bir veda mı? geride bıraktığım toz yığını, gidişimi açıklamak için yeterli mi? gidişim, geride bıraktığım toz yığınını açıklamaya yeter mi? dinlediğim şarkı, tüm bunları anlatabilir mi?

çıkıyorum şimdi, kapısından içeri bir buçuk sene önce girdiğim evden. evle pek ilgilenmedim hiçbir zaman, ama bu odayı hep sevdim. ilk kez bu kadar benimdi burası, bir buçuk senenin beş ayını çok uzakta geçirmiş olsam da. duvarda magritte'ler (orijinalleri desem ne komik olurdu), atatürk enstalasyonları (gençliğe hitabeleri desem ne garip olurdu), dolabın içinde eskilerden bir demet, birkaç da don var, sahiplerine ulaşamadığım (... desem ne saçma olurdu).

kafam çok karışık. hapşırıyorum...