22 Kasım 2008

şeyler... ne çok şeyler...


bir buzdolabı, şüphesiz, ne çok şeyi değiştirirdi... bir fırın, küçük olsa da yeterdi...

bir masa lambası, bir de koltuk... evdeki gibi...

güzel bir bisiklet, bir poster, belki bir magritte takvimi...

şarap şişeleri, boşlar ve dolular... antibiyotik kutuları, boşalanlar... aralarındaki gizli orantı, bir kulak sızısı.

bir adet şeyler.
bir adet bordeaux, bir sokak arası, sarı yapraklar, sarı ışıklar, sarı sayfalar...

en sonunda bordeaux'ya yerleşen şeyler...

bir mp3 çalar, bir rüzgar, rüzgarda dağılan uzun saçlar. bir berber makası...

yükler, yüklenenler, yüklemler, yüklemsiz cümleler. 

iki tren bileti, bir gidiş, bir dönüş. üç şehir.

bir tindersticks bileti. iki kişilik. 

yağmasalar bile yağmur damlaları, şehirlerarası...