buldum galiba; senli-benli konuşuyorum diye şüphe uyandırıyorum sanırım. ama kendim için yarattığım büyüye ait kurgunun bi parçası bu sadece. yoksa ne saygıma karşılık gelir,ne beğenime...
hayır, susmamalısın şüphesiz... modern insanın kurtulamadığı bir hastalık işte bu, tanıma, tanımlama, isim koyma, sınıflandırma. "acaba tanıdık mı?" "acaba o mu?"... büyük bir merak. öyle bir merak ki, sadece somut, elle tutup gözle görebildiği şeyler üzerinden ilerleyebiliyor. bilinmeyenin, daha doğrusu tanınmamışlığın, tanımlandırılmamışlığın getirdiği o büyülü bilmeler/ihtimaller/oluşlar denizine dalmakta tereddüt ediyor. "su soğuk" diyor... oysa su çok güzel, girdikçe alışılıyor...
varolmayan bir şövalye de, zaman zaman kimlik indirgemeciliğinin peşine düşüyor. "he" deyip geçmek lazım...
ve de, senli benlilikten vazgeçmemek lazım, hele ki bir kış gecesi eğer bir yolcu'da...
yok yok, aynı zamanda benim de başımın altından çıktı. gittim baktım oraları bi "hezeyanlandırdım", karıştırdım ortalığı... "kim bu birisi allasen?" şeklinde...
eğer seni özleyip özlemediğimizi merak ediyorsan;e özledik,hadi..
hayır yani,bi önceki yazından sonra verdiğin aradan gayet memnundum.huzurluydum. ama artık..,hadi...
Günlerimiz iyice kararıyor,evet...susmak geliyor içimizden. ama diğer yazarlarım devam ediyor..susarak diil,yazarak.
"senin sayende farkediyorum..olumlu söz,bir ilişki"demiştin..(ki galiba,en çok bunu sevmiştim) ben de o gün farkettim; iletişimmiş önemli olan(güç veren),paylaşımmış..
düşünmediğini düşünemem,ama susmanı anlayamam. yazmaya başladın bi kere,artık susmak lüks diil mi?("lüksün içinde suç vardır")
(bi tez üzerinden mevzuyu bu kadar uzatabilmem ne kadar iddialı di mi?)
saçma değil, mantık zaten sevdiğimiz bir mevhum değil (yuh). gelecek, geliyor, az sabır, biraz pişmeye ihtiyacı var... şimdilik şu reklamla idare etsek?
bu arada, normalleştirdiğim sanılmasın, mail kutuma "birisi 1 yorum göndermiş" şeklinde bir uyarı düştüğünde, ve ben hemen bir kış gecesi'ni açıp baktığımda, ve orada "e ama nerdesin?" şeklinde bir şeyler bulduğumda, çok seviniyorum, çocuk gibi. keşke, çocuk gibi...
olur mu? bilmem. olabiliyorsa, gizlenilebiliyorsa bütün bu saydıkların freddie'nin arkasına, olur elbet. ama freddie'nin gizdekileri bulup çıkartmak gibi bir yeteneği vardır. dikkat et...
iyi biri olduğumu sanıyordum, gerçekten. ama uzun zamandır bilmiyorum. bu konudaki referans noktalarımı kaybediyorum hızla... kaybetmek zor bir şey. yine de, rahatlatıcı. insan hafiflediğini hissediyor...
29 yorum:
Lö şablon, c'est magnifique!
Hem Queen dinleyen, hem Freddie Mercury'nin ölüm yıldönümünü hatırlayan biri. c'est trés magnifique.
yukardaki tanımlamayla sınırlı değil... freddie mercury olmak isteyen birisi aynı zamanda....
birisi ben değilim:)
dilara
show must go on
susmalı mıydım şimdi?
ama birisi benim,ben.
Şövalyem,bana inanmıyor musun yoksa;
beni tanımıyorsun,gerçekten.
offf :(
Sen haklısın.
bi adım bile yok benim...
birisiyim işte,sadece...o kadar.
şanslı bi kaşiften fazlası diilim.
buldum galiba;
senli-benli konuşuyorum diye şüphe uyandırıyorum sanırım.
ama kendim için yarattığım büyüye ait kurgunun bi parçası bu sadece.
yoksa ne saygıma karşılık gelir,ne beğenime...
hayır, susmamalısın şüphesiz...
modern insanın kurtulamadığı bir hastalık işte bu, tanıma, tanımlama, isim koyma, sınıflandırma. "acaba tanıdık mı?" "acaba o mu?"... büyük bir merak. öyle bir merak ki, sadece somut, elle tutup gözle görebildiği şeyler üzerinden ilerleyebiliyor. bilinmeyenin, daha doğrusu tanınmamışlığın, tanımlandırılmamışlığın getirdiği o büyülü bilmeler/ihtimaller/oluşlar denizine dalmakta tereddüt ediyor. "su soğuk" diyor... oysa su çok güzel, girdikçe alışılıyor...
varolmayan bir şövalye de, zaman zaman kimlik indirgemeciliğinin peşine düşüyor. "he" deyip geçmek lazım...
ve de, senli benlilikten vazgeçmemek lazım, hele ki bir kış gecesi eğer bir yolcu'da...
bu benim başımın altından çıktı. dilara'ya senin blogda birisi memet'in blodda birisi deyince sonracıma böyle oldu.
yok yok, aynı zamanda benim de başımın altından çıktı. gittim baktım oraları bi "hezeyanlandırdım", karıştırdım ortalığı... "kim bu birisi allasen?" şeklinde...
ay yok lütfen,
asıl hepsi benim suçum:)
kim inkar edebilir bunu?
ve farkındayım,hala da bi ismim yok...
hayir hepsi benim suçum...
siz üzülmeyin yeter =)
bulsara soyadını değil, yunan mitolojisindeki savaş tanrısından aldığı mercury soyadını kullanmıştır.
ne savaşı? aids mi? o zaman sen tanrı değil mağlub olursun be gülüm...
tamam tamam güzel solist, karizma şovenist falan ama tanrı değil.
olsa bile ne yazar, yazar çarkların onuda yuttuğunu yazar, ne yazacak...
eğer seni özleyip özlemediğimizi merak ediyorsan;e özledik,hadi..
hayır yani,bi önceki yazından sonra verdiğin aradan gayet memnundum.huzurluydum.
ama artık..,hadi...
Günlerimiz iyice kararıyor,evet...susmak geliyor içimizden.
ama diğer yazarlarım devam ediyor..susarak diil,yazarak.
"senin sayende farkediyorum..olumlu söz,bir ilişki"demiştin..(ki galiba,en çok bunu sevmiştim)
ben de o gün farkettim;
iletişimmiş önemli olan(güç veren),paylaşımmış..
düşünmediğini düşünemem,ama susmanı anlayamam.
yazmaya başladın bi kere,artık susmak lüks diil mi?("lüksün içinde suç vardır")
(bi tez üzerinden mevzuyu bu kadar uzatabilmem ne kadar iddialı di mi?)
birisi haddini aşıyor sanırım,
ve de saçmalıyor.
mantıklı yorumlarda buluşmak üzere...
saçma değil, mantık zaten sevdiğimiz bir mevhum değil (yuh). gelecek, geliyor, az sabır, biraz pişmeye ihtiyacı var... şimdilik şu reklamla idare etsek?
hehe..
tamam evet,reklam isteriz bundan sonraa..
bana da bi isim bulsak?
(şımarıklığın bu kadarı)
bu arada, normalleştirdiğim sanılmasın, mail kutuma "birisi 1 yorum göndermiş" şeklinde bir uyarı düştüğünde, ve ben hemen bir kış gecesi'ni açıp baktığımda, ve orada "e ama nerdesin?" şeklinde bir şeyler bulduğumda, çok seviniyorum, çocuk gibi. keşke, çocuk gibi...
şöyle bir baktımda, ne kadar yabancıyım konuya. evet mevzu fredie mercury gibi duruyo ama başka bişey başka "birisi" konu.
bu yabancı imajı sanal alemde de bırakmadı yakamı gibi, neyse ilerde olur belki, bende yakalarım frekansı, efrasiyab sabırlı adamdır vesselam::):)
artık açılınca burası görünmüyor ya, ben kendimi buraya gizlemek saklamak istiyorum...
mutluluğumu, mutsuzluğumu, adımı, aşkımı, nefretimi, sevgimi, kıskançlığımı buraya gizlesem olur mu ben mmt?
olur mu? bilmem. olabiliyorsa, gizlenilebiliyorsa bütün bu saydıkların freddie'nin arkasına, olur elbet. ama freddie'nin gizdekileri bulup çıkartmak gibi bir yeteneği vardır. dikkat et...
giz nasıl bozulur bilmem, ama benim görmem yeterliyse, hayır, gizleyemezsin...
hele kıskançlığı gizlemek, pek mümkün değil sanırım...
ya da belki sen başarırsın.
dialoga giriyorum:
evet gizlenemicem bu anlaşıldı..
kendime başka yer bulmalıyım...
kıskançlık gizlemesi en kolayı ama :) ve bence en önemsizi aslında...
sayfada fazlalaşan blog yazısı ayarı gözümden kaçmadı...
tamam ben gizlenicek başka yer bulurum...
aaa? hayır, ben yapmadım öyle bir ayar... ne garezim olacak senin gizine yoksa...
var bence
herkes her istediğine inanmakta özgür. mü? ikna etmek için uğraşmalı mıyım seni?
:)
bilmem iyi biriysen uğraşabilirsin belki diye düşünmüştüm
iyi biri olduğumu sanıyordum, gerçekten. ama uzun zamandır bilmiyorum. bu konudaki referans noktalarımı kaybediyorum hızla... kaybetmek zor bir şey. yine de, rahatlatıcı. insan hafiflediğini hissediyor...
sen iyi birisin...
referans noktan ben olabilirim eğer kabul edersen.. :)
eğer istersen =)
ben kolay bulunmam kolay kaybolmam hem
Yorum Gönder