20 Kasım 2013

‘Pragmatik Sosyal Demokrat’ Sarıgül’e karşı adayım: Sosyalist Feminist Kshama Sawant

(bu yazıyı yazmamla blog'a koymam arasında geçen sürede Sawant yarışı kazandı - yeyy. ama ben yazıda değişiklik yapmaya üşeniyorum)

Yabancı ülkelerde eğitim gören öğrencilerin, hele ki kendi ülkelerinin siyasi gündemine fazlasıyla angaje olanlarının, yaşadıkları ülkenin siyasetine adapte olmaları pek kolay olmuyor. Sözkonusu bir de yerel siyaset, hatta ‘Şehir Konseyi’nin tek bir koltuğu için yapılan bir seçimse, Erdoğan’la, “kızlı-erkekli” tartışmasıyla, Dimitrili – Yorgolu isim alternatifleriyle dolu olan kişisel gündemin gözünden kaçması pek muhtemel. Doğrusu benim için de ABD’nin Washington eyaletinde Kasım ayının başında yapılan seçimler biraz bu nitelikteydi. Bir grup halinde yapılan seçimlerdeki belediye başkanlığı yarışından – ve neticesinde toplumcu politikalarıyla bilinen başkanımızın, daha şirket yanlısı bir tutum sözveren eşcinsel adaya yenildiğinden - ; Washington seçmeninin GDO’lu ürünlerin etiketlenmesi tasarısını reddettiğinden ve son olarak, Sea-Tac Havaalanı’nda minimum 15 dolar ücret tasarısının geçtiğinden haberdardım. Ancak aynı seçimler dahilinde, Seattle City Council için yapılmakta olan seçimden ve ümit verici bir adaydan habersizdim.


6 Mart 2013

sonunda, fareler oyunda




Fareler Oyunda, blog küllerinden bir online dergi olarak yeniden doğdu. İki (belki üç?) ayda bir yayınlanacak, hem browser’da ayrı blog postları olarak, hem dergi tasarımı ve bütünlüğüyle pdf (ya da afilli flash uygulaması) olarak okunabilecek bir dergiye dönüştü.

İlk sayının giriş yazısını okumak için buraya tıklayabilir, ya da doğrudan dergiyi okumaya başlayabilirsiniz (flashpdfweb).


14 Ocak 2013

kedi uzakta/fareler oyunda: bir oyun dergisi



(sabretmem gerekiyordu biraz daha, ama bekleyemedim. aşağıdaki yazı, bir aksilik olmazsa fareler oyunda'nın şubat 2013 tarihli ilk sayısında -online olarak- yayınlanacak. dilerim heyecanıma, heyecanımıza katılırsınız, katkı verir, paylaşırsınız; oynayan farelerin sayısını beraber artırırız. burada gördüğünüz fotoğraf, dergiden bir görsel, osman özarslan'ın çektiği 'gönül tahtımız'. kullanmamıza izin verdiği için osman abi'ye çok teşekkürler, katkı veren diğer tüm arkadaşlara da elbette.)

When cat’s away, the mice will play.

Böyle diyor bir İngiliz deyişi, yaklaşık 500 senedir. Kedi uzakta, fareler oyunda diyerek, biraz serbest çevirmiş, temennimizi de işin içine katmıştık, bir buçuk sene önce.  Ve devam etmiştik: kedilerin kolay kolay uzaklaşmayacağını, biz farelerin, kedilerle beraber, kedilere ragmen, kedilerden saklanarak, kedileri kandırarak, kedileri oynayarak oynamak zorunda olduğumuzu biliyoruz.

Fareler Oyunda, farklı bir oyun blogu olma amacıyla yola çıkmış; yerli ya da global oyun sektörünün organik temsilciğine soyunmuş oyun dergilerinin ‘inceleme’ mantığını reddederek, yerine oyun ‘eleştirileri’ ve ‘hikâyeleri’ koymayı önermişti. Bundan daha da önemli bir amaç da, oyun denen şeyin günümüz dergilerinin sınırladığı video oyunları ekseninin ötesinde, koca bir dünyaya, koca bir tarihe ait olduğunu göstermek, oyuna ve oynamaya bir nefes alanı açmaktı.

Bu amaçlarımızı ne kadar hayata geçirebildik bilmiyorum. Ama Fareler Oyunda bir blog olarak miadını doldurdu, bizi yeni arayışlara itti. Ve geçen sürede hiçbir şey başaramadıysak bile, birçok kişiyi böyle bir uğraşının bir anlamı olduğuna ikna edebilmişiz ki, şimdi yanımızda çok daha fazla sayıda arkadaşımız var, çok daha fazla fare, kedilerin uzaklaşması için fırsat kolluyor.

Bu arkadaşlarımızdan destek ve güven alan Fareler Oyunda Mag, iki ayda bir yayınlanacak bir e-dergiye dönüştü.  Yazıları hem fareleroyunda.com’da ayrı ayrı bulmak mümkün olacak, hem de bir dergi tasarımıyla, bütün bir pdf olarak okuyup indirebileceksiniz. Önümüzdeki zamanlarda özel bir tablet versiyonu da olacağını umuyoruz.

Bu dergiyi, dünya üzerine, hayat üzerine düşünen insanların okumasını istiyoruz. Bu dergiyi, oyun üzerine düşünen insanların okumasını istiyoruz. Bu dergiyi, oyun oynayan insanların okumasını istiyoruz. Çünkü insan, illa Huizinga’nın dediği gibi Homo Ludens (“oynayan insan”) olmasa da, oyun oynuyor. Kendisini üreten, çevresini değiştiren pratikleri, oyun eksenini de kesiyor. İktidar oyunlarla kuruluyor, oyunla direniyor insanlar. Oyunla hikâyeler üretiliyor, oyun oynayarak aktarılıyor (kartal kalkar ve dal salkar, bildiniz mi?). Oyun her şey değil, ama oyun her yerde. Oyunu savunmak gerekmez, ama oynama hakkını savunmak gerekir. Oyun iyi ya da kötü değil, ama iyi ve kötü oyunlar var. Oyun tekil değil, çok sesli, ve bu sesleri konuşmak gerek.
Evet, biliyoruz, kedi kolay kolay uzaklaşmayacak. Fareler yine de ne kadar oynayabilir, işte biz bunu soruyoruz.

Bu sayıda oyun ve mekân ilişkisini kapağımıza taşıdık. Farklı oyunların, mekânlarla nasıl bir ilişkiye girdiğini anlamaya, oyunların mekânsal deneyimlerini deşmeye çalıştık. Dosya dışında, her sayımızda bulacağınız oyun eleştirileri, hikâyeleri ve sabitleşeceğini umduğumuz köşelerimiz var. Fareler Oyunda’ya siz de katkı sunmak isterseniz, fareleroyunda@gmail.com’a yazabilirsiniz.
Oyuna ve sormaya katılın.

K. Mehmet Kentel