3 Şubat 2010

hangi zamanlara/hangi sonsuzluğa

"duygular, duygular, duygular. bırak kentleri, bırak yapıların görkemini, yoksulluğunu, bırak yolları, istasyonları, insanları, yabancıları, sevdiklerini, çocukluğunu, ölen uzaklardaki insanlarını, bırak, bırak, bırak içinde seni kemiren seni bırak. bak nerelere varıyor gökyüzü. hangi zamanlara. hangi sonsuzluğa. GİT."

bu blog'un büyük harfsizliğini tezer özlü'den başka pek kimse bozamazdı herhalde. ya da gitmek dışında pek fiil.

gerçekten gitmek mi? bu gidişler yetecek mi?


Hiç yorum yok: