28 Aralık 2009

gölgeler, dudak izleri, bazı anlar


bazı şeyleri itiraf etmek zor. önce kabul etmek gerekiyor. birazcık kabul etmek de çoğu zaman yetmiyor, üstüne basa basa söylemek gerekiyor. o da ancak itiraf ederek oluyor. neticede bir garip kafa karışıklıkları bunların hepsi.

12 saat sonra osmanlıca sınavım var. bilenler bilir, pek çakmıyorum ben bu mevzudan. kendimi verseydim çakardım falan filan, klasik numaralar, bende pek bir değişiklik yok.

dün akşamdan beri, oysa, facebook profil fotoğrafımı değiştirmek için interneti turluyorum. google'dan girip flickr'dan çıkıyorum. modern sanat müzelerinin online galerilerini geziyorum (beaubourg'unki çok kötüymüş, hayal kırıklığı...). yalan olmasın, osmanlıca da çalıştım arada, mesela artık çirkef kelimesinin nereden geldiğini (çirk-ab=>pis su, fars.) biliyorum falan.

meselenin itiraf edilecek kısmı, osmanlıca'yla pek ilgilenmiyor olmak dışında, bu facebook profili meselesini önemsediğim. evet öyle, bilmiyorum, acayip bu kafalar.

ama yine de asıl mesele, coşup taşan, ezilen büzülen, her durumda bir zamandır çok garip bir havada olan ruh halime karşılık gelecek bir şeyler bulmak, müzik dışında. bunu da, hayır facebook profilinde değil, görsel bir şeylerde, bir fotoğrafta, bir resimde, bir 'bir şeyde' arıyorum.

netice itibariyle, değiştiremedim facebook profilimi. orada hâlâ atatürk'ün en sevdiğim sözü duruyor, dağa taşa yazılmış biçimde. ama başka bir şey buldum.

fotoğrafçı, lazarian, blackpool kumsalında öylesine dolaşıp, martıların ve bulutların resmini çekerken, bir çift de onun az ötesinde yürüyormuş. sonra, bir anda durmuşlar.

bir an durmak.

kafamda böyle bir an var. böylesine bir gölgesi yok muhtemelen ama bardaklara bırakılmış dudak izleri var. işte o dudak izlerinde ruh halimin acayip büyük bir parçası var...



1 yorum:

b.m. dedi ki...

seni çok seviyorum ben ya..
gerçekten ama gerçekten bak.

allam uzun ve sağlıklı bi ömrü olsun mehmet'in.