31 Mayıs 2008
30 Mayıs 2008
olmayan birini doğurmak, olmayan birini öldürmek...
bir kış gecesi'nin nasıl başladığından bahsetmiştim daha önce, kısaca. henüz bir yaz gecesiydi (http://birkisgecesi.blogspot.com/2007/09/bir-yaz-gecesi.html). başka birinin blog'una yazdığım bir yorum getirmişti beni buraya. bugün aynı kişinin blog'una, yeni bir yorum yazdım. hayatım değişmedi. değiştiyse de, buradan duyurmamın bir manası olmazdı sanıyorum.
yeni bir hayata başlamak için çok garip bir yer burası. çok karanlık ve çok az ses. çok az ışık ve çok fazla ses. evet, çünkü sessizlik çok gürültülü bir şey. kulakları sağır eden, öylesine sağır eden ki artık hiçbir şey duyulmayan bir an, bir durum. evrensel bir olamayış hali. varolmayan bir hal.
varolmayan şövalye, çok karanlık ve çok sessiz.
ne zamandır böyle.
çok karanlık ve çok sessizde, etrafına ışık saçan, 100 wattlık bir ampul. bir bahçeye bakıyor. belki de bir ormana.
evet, bu satırları yazarken bir ormana bakıyor varolmayan şövalye. ışık saçıyor etrafına. yaklaşıyorlar ona. takip ediyorlar onu. ormandaki tüm böcekler, sinekler ve uçan, koca kanatlı, ismini asla bilmediği ve asla tarif edemeyeceği için de muhtemelen hiçbir zaman öğrenemeyeceği o çirkin yaratıklar.
güzel yaratıklar.
varolmayan yaratıklar.
bir garip olamayış hali bu. birilerinin dilinin ucundalar sanki. tükürülmeyi bekliyorlar, saçılmayı, söylenmeyi. söz olmayı. neydi? verba volant, scripta manent, değil mi? evet işte, uçmak için, uçmaları için söylenmeleri lazım. yoksa kalıyorlar, olamıyorlar. kal mı geliyor yoksa?
varolmayan şövalye, karanlığa ışık tutuyor. varolmayan şövalye, itinayla kal getiriyor. varolmayan şövalye'ye kal geliyor. mütemadiyen.
“penceremin dışında bir savaş başladı, bense yorum pencerelerine yorumlar yazıyorum. ama hiçbir rüya tamir olmuyor....” yazmıştım.
penceremin dışında bir savaş başladı, bense blog pencerelerine tükürüyorum. dilimin ucundakileri. olmak için. ama asla olamıyorum.
varolmayan şövalye bir beceriksizliğin, edememenin, olamamanın manifestosu. ya da senfonisi. iki kelimeyi de çok sevmişimdir. ve bir de üçüncüsü: komünist manifesto senfonisi. küçüklükten bugüne, “aman da aman” diyen herkesin suratın savrulması gereken bir tükürükler silsilesi.
hepimizin beklediği o kişi. ne acı ki, varolmayan birisi.
12 Mayıs 2008
google search: "nude art"
boomp3.com