(agos, derkenar, 13.02.12)
Leonard Cohen – Old Ideas
L. Cohen’in
kendisi yeterince eski bir fikir, değil mi? ‘Leonard’la konuşmak istiyorum/bir
sporcu o, ve bir çoban/tembel bir piç kurusu/takım elbisesinde yaşayan’. Old
Ideas böyle açılıyor, Going Home şarkısında. Kanadalı bu ‘güzel kaybeden’, son
stüdyo albümünden bu yana sekiz sene geçtikten sonra, nihayet, yeni bir albümle
ve ‘eski fikirlerle’ geri döndü.
Albümün adı, kendisini anlatıyor. Albüm, eski bir fikir olan Cohen’i ve Cohen’in eski fikirlerini anlatıyor. ‘Yenilgiyle yaşayanlar için bir kılavuz’ yazmak isteyen bir Cohen o, ama yazamayacağını da biliyor, insan her seferinde başka türlü yeniliyor çünkü. Öyle bir albüm ki bu, ‘o kadar sert dinliyorsun ki, acıtıyor’. Her zamanki şiirselliğinde, kelimelerin sonsuz dünyasından sesleniyor bize, ‘kelimenin insan olduğu yeri göstermeye’ çağırıyor bizleri. ‘Yaşlı bir adam’ Cohen, ve bunun farkında, çünkü ‘aynalar yalan söylemiyor’. Ama belki de işin sırrı L. Cohen’in hep kendi çağının dışında, başka bir zamandan, başka bir yerden –belki ‘Şarkı Kulesi’nden – sesleniyor oluşu. O yüzden Old Ideas da, tüm eskiliği içinde, hiç eski durmuyor, Cohen’in üç sene önce Açıkhava sahnesinde sekerken bize de gösterdiği olgun enerjiyi her şeyiyle yansıtıyor. Müzikal olarak, Kanadalı ozanın son dönemini tanımlamış yumuşak ve etkileyici kadın vokallerin (Webb Sisters) varlığı yine yoğun biçimde hissediliyor. Son iki albümün (Ten New Songs ve Dear Heather) jazz havası ise bu kez biraz hafiflemiş, albüm Cohen’in 70’lerdeki haline benzer biçimde tınlıyor, işte, ‘eski fikirler’ ve açılış şarkısı, ‘Going Home’ (eve dönüş). Cohen’in şarkılardan inşa ettiği kulesine nadide parçalar girecek bu albümden, hiç şüphe yok. Amen, Show Me the Place, Darkness, Lullaby ve Different Songs, albümle yaşadığım –henüz- kısa süreli ilişkide beni en çok çarpan, kulağıma ve dilime en çok dolanan, en çok dokunan şarkılar oldu. Daha da olacaktır. Dilerim size de olsun. Çünkü belki de son albümünü yapıp bırakıyor L. Cohen bize, bunca yıldan, bunca şarkıdan sonra, ‘gece uzunsa’ diyor, ‘işte sana ninnim bu’. Bize de onun verdiklerine şükretmek kalıyor, ‘îçtenlikle’.
Albümün adı, kendisini anlatıyor. Albüm, eski bir fikir olan Cohen’i ve Cohen’in eski fikirlerini anlatıyor. ‘Yenilgiyle yaşayanlar için bir kılavuz’ yazmak isteyen bir Cohen o, ama yazamayacağını da biliyor, insan her seferinde başka türlü yeniliyor çünkü. Öyle bir albüm ki bu, ‘o kadar sert dinliyorsun ki, acıtıyor’. Her zamanki şiirselliğinde, kelimelerin sonsuz dünyasından sesleniyor bize, ‘kelimenin insan olduğu yeri göstermeye’ çağırıyor bizleri. ‘Yaşlı bir adam’ Cohen, ve bunun farkında, çünkü ‘aynalar yalan söylemiyor’. Ama belki de işin sırrı L. Cohen’in hep kendi çağının dışında, başka bir zamandan, başka bir yerden –belki ‘Şarkı Kulesi’nden – sesleniyor oluşu. O yüzden Old Ideas da, tüm eskiliği içinde, hiç eski durmuyor, Cohen’in üç sene önce Açıkhava sahnesinde sekerken bize de gösterdiği olgun enerjiyi her şeyiyle yansıtıyor. Müzikal olarak, Kanadalı ozanın son dönemini tanımlamış yumuşak ve etkileyici kadın vokallerin (Webb Sisters) varlığı yine yoğun biçimde hissediliyor. Son iki albümün (Ten New Songs ve Dear Heather) jazz havası ise bu kez biraz hafiflemiş, albüm Cohen’in 70’lerdeki haline benzer biçimde tınlıyor, işte, ‘eski fikirler’ ve açılış şarkısı, ‘Going Home’ (eve dönüş). Cohen’in şarkılardan inşa ettiği kulesine nadide parçalar girecek bu albümden, hiç şüphe yok. Amen, Show Me the Place, Darkness, Lullaby ve Different Songs, albümle yaşadığım –henüz- kısa süreli ilişkide beni en çok çarpan, kulağıma ve dilime en çok dolanan, en çok dokunan şarkılar oldu. Daha da olacaktır. Dilerim size de olsun. Çünkü belki de son albümünü yapıp bırakıyor L. Cohen bize, bunca yıldan, bunca şarkıdan sonra, ‘gece uzunsa’ diyor, ‘işte sana ninnim bu’. Bize de onun verdiklerine şükretmek kalıyor, ‘îçtenlikle’.
1 yorum:
üstüne bir de dünya turnesi, tadından yenmez...
Yorum Gönder