19 Haziran 2011

kendimi hatırlama günüm kutlu olsun

beni tanır mısınız? neleri sevdiğimi, nelerden hoşlandığımı bilir misiniz? beni anlatmak için hangi referanslara başvurursunuz mesela?

bu sorulara farklı yerlerden bakıp, farklı zamanlarda, birçok cevap verilebilir, hiçbiri de tam olarak doğru olmaz. benim kendim için vereceğim cevaplar da öyle. ama sanıyorum bu sayfada gördüğünüz üç kitap kapağı, kendim için hazırlayacağım herhangi bir listede kendine herhalükarda yer bulur. asterix en sevdiğim çizgi roman serisidir, foucault en çok etkilendiğim düşünür (I'm not a professional historian, but nobody's perfect), uzun ihsan ise kendi dilimde yazan yazarlar arasında en beğendiğim birkaç isimden biri.


***
babalar günü'ne bir önem vermediğini biliyorum, benim de pek ciddiye aldığım söylenemez. ama bu blog kendine bir zamanlar beni hatırla(t)ma görevi biçmişti, bu bir vesile.

asterix'i ilk senle okudum. yıllarca. sen okudun daha doğrusu, ben yanında çizgilere bakar ve fransızca kelimeleri tanımaya çalışırken. defalarca, her defasında muhteşem bir hazla. belki bazen keşke yeniden türkçe'ye çevrilmeseydi ve tüm seriyi senin yanında okusaydım, hayat hep böyle saçma ama sıcak olsaydı, belki.

ihsan oktay anar'la 15 yaşında tanıştım, doğumgünümde. puslu kıtalar atlası'nın içine bir not saklanmıştı, şöyle: "koca adam oldun artık. senle sevdiğim şeyleri paylaşabilmek çok güzel." benle sevdiğin şeyleri hep paylaşmıştın ya, ben anlamıştım yine de ne dediğini, gerçekten çok güzeldi. o atlasın içinde kaybolmak, belki senle bir yolculuğa çıkmak.

yalan söylemeyeyim, fuko karşıma nazan'la beraber çıkmıştı. şunu hatırlar mısın? marshall berman okuyordum, "all that is solid melts into the air". fuko'ya geçiriyordu hafiften. sordum, "baba, marshall berman sever misin?" seviyordun. peki "michel foucault?" çok sevdiğini söyledin. ben daha akademiden bir bok anlamıyordum ya da belki anladığım tek an oydu, bilmiyorum, şunu sordum: "ama berman foucault'yu sevmiyormuş". güldün, "olur öyle" dedin. olur öyle. sonra bana bu kitabı aldın. bu kitap benle en çok yolculuk eden, en çok dipnota giren, hocalara "evet bunu zaten bekliyordum" dedirten kitap oldu.

***

merhaba, beni tanıyor musunuz?

merhaba, beni hatırlıyor musunuz?

merhaba, beni hatırlatıyor musunuz?

***

merak etme. hayatımın "determiné" olmadığını artık biliyorum. belki de en çok en son tartışmamızdan sonra, ve bu güzel. ama bu kitap kapakları var ya, onlar da çok güzel.




2 yorum:

nc dedi ki...

puslu kitalar atlasini okuyan ve begenen insanin ruhu kotu olamaz diye dusunmustum okudugumda, seni tanimiyorum sadece guzel yazi yazdigini dusunuyorum. seni tanimiyorum evet ama iste tam soyledigim nedenden ruhun kotu degildir bence. referansim uzun ihsan.

inesis. dedi ki...

=) referansı uzun ihsan olanın burnu masaldan kurtulmaz diyelim. teşekkürler