6 Ocak 2012

blog'dan sorulan sorulara blog'dan cevaplar

en önce: http://twitter.com/#!/inesistente/status/155197168112779266

biraz sonra: http://bellatrixbegins.blogspot.com/2012/01/ben-anlamyor-politika-anlamyor-humanizm.html

daha sonra:

varolmayan şövalye 6 Ocak 2012 10:55
öyle ya da böyle açık iletişim kanallarımız varken, bana olan sorularını/itirazlarını buradan yöneltmeni garip buluyorum şulecim. cevaplarımı bilahare veririm.

bellatrix 6 Ocak 2012 11:20
bu sadece sana karşı bir yanıt değil ama senin yazdığın bir şeyle tetiklendi, evet. önce sana yanıt vermeye yeltendim, baktım olmuyor (zaten ben de kısa yazamam), yazıya döktüm çünkü dedim ya, direkt seninle de ilgili değil. şimdi tekrar girdim twitter'a, yazının linkini koyarken seni de @'leyeyim diye, ama zaten görmüşsün, sorun çözüldü.

buradan, mailden filan olacak iş değil bu ama benim anlamadığım bir şey var ve bu nedir, bunun altında ne yatar, onu öğrenmek istiyorum. gerçekten istiyorum, sonunda evet haklısın demeyecek olsam bile, gerizekalı diye yaftalanmayı da göze alarak istiyorum.

görüştğümüzde, diyelim mi?





madem öyle, madde madde cevap vereyim.

*hümanist değilim. teorik olarak da, politik olarak da çok problemli bulduğum, bu buluntumda da yalnız olmadığım, hümanistlerin lanetlediği modern katliamların, kıyımların çoğuyla zihinsel ortaklıkları olduğunu düşündüğüm bir düşünceler bütünü hümanizm, onu geçelim.

*okuldaki kahvecinin gavur oluşuyla bir problemim yok. dünya kapitalizminin ve kahve üreticilere uygulanan (sömürgeci) sömürü politikalarının en önemli temsilcilerinden, simgelerinden biri olmasıyla problemim var. ama problemim bunla sınırlı değil. okulun, içinde okuyan, yaşayan, çalışan öğrencileri, hocaları ve diğer emekçileri tamamen dışladığı karar mekanizması ve onlar için konuşacak, düşünecek, üretecek, ucuz ve kaliteli yemek yiyecek bir alan olmayışı benim problemim. daha doğrusu işgalin problemi bu ve ben de işgali bu yüzden destekliyorum. bu konuda bir yazı yazdım, yayınlandıktan sonra blog'a koyarım, derdim daha iyi anlaşılır belki.

*"Biri hepten Ermeni iken iyi ama başkası bir günlüğüne general olunca kötü mü, kaka mı, "gerizekalı" mı?"

önce tarihsel süreçleri boşverip kelimelerin kendilerine bakalım. "ermeni", nötr bir kelime, ona herhangi bir yakınlık ya da uzaklık duyamam. "general" ise, savaştan hoşlanmayan, silah sevmeyen biri olarak, kendiliğinden uzak durduğum bir kelime. birilerinin kendini "general" hissetmesi, kendine "general" demesi, sırf bu yüzden sinir olabileceğim bir şey.

tarihsel süreçleri geri davet edelim. ermeniler, yüzyıllar boyunca bu ülkede 2. sınıf tebaa olduktan sonra, 1890'lardan itibaren sistemli katliamlara tabi tutulmuş, 1915'te de devletin tüm kademeleriyle ortak olduğu bir organize suçla bu topraklardan sürülmüş, sürülürken kırılmış, öyle olacağı bilindiği halde uygulamalar devam etmiş ve neticede tarihin gördüğü en büyük kıyımlardan birini yaşamış bir halk. kalan bir avuç ermeni, türkiye cumhuriyeti altında ikinci sınıf vatandaşlığı deneyimlemeye, karakollarda taciz edilmeye, askerde öldürülmeye, okullarda aşağılanmaya devam etmiş. 2007'de de, sesini yükselten, asimilasyona karşı çıkan, ikili kategorileri reddederek, beraber yaşamayı savunan bir ermeni, hrant dink, devletin göz yumduğu, yolunu açtığı, daha sonra da kolladığı bir cinayetle öldürülmüş.

bunun üzerine biz de çıkıp "hepimiz hrantız, hepimiz ermeniyiz" demişiz. ermeniyiz, çünkü ermenilerin maruz kaldığı bunca şiddeti, kıyımı, haksızlığı görüyoruz, onların yanında duruyoruz, onlara yapacağınız şeyi bize de yapın diyoruz. hrantız, çünkü hrant dink bizim de sesimizdi, onun beraber yaşama kararlığına sahip çıkıyoruz, ona atılan kuşunları bize de atın diyoruz (bu duruşa karşı, bazı ermeni yazarlardan çok iyi eleştiriler geldi, "ermeni ya da hrant dink olamazsınız çünkü o durumu asla anlayamazsınız" minvalinde, ama şu anki politik meselemizde biraz bağlam dışı)

peki ya general? "türk milleti asker milletidir"den başlayan, osmanlı'daki askeri sınıfın ayrıcalıklarını artırarak cumhuriyet'e taşıyan, türkiye modernleşmesinin bayraktarlığını yapmış, kaymağını yemiş, ilkelinden postmodernine, her türlü darbenin yürütücüsü olmuş, işkencehanelerinde binleri, katliamlarında onbinleri öldürmüş bir kurumun creme de la creme'i. sanki tarihsel olarak dışlanan, ezilen, hor görülen bir grubun temsilcisiymiş gibi, "hepimiz ilker paşayız" demek, asla ve asla "hepimiz ermeniyiz" demekle karşılaştırılamayacak bir gerizekâlılık örneği, üzgünüm. ilker başbuğ özelinde de, elindeki boruyu kameralara sallayan, her fırsatta gazetecileri ve halkı azarlayan bir adamı, hrant dink'le aynı kefeye koyamayacağım.

*buna karşılık, kendisinin tutuklanmasını bir demokrasi harekatı, sivilleşme yolunda atılmış yeni bir adım falan olarak görenlerin zekâ seviyelerinden ya da iktidarla olan ilişkilerinden de bir o kadar şüpheliyim. uludere katliamıyla beraber akp'nin demokrasi havariliği içeride ve dışarıda oldukça puan kaybemtiş, artık saçmasapan kck ve odatv davaları da, özellikle dış basında, daha fazla konuşulur olmuşken, kenan evren'e açılan soruşturmadan umduğunu bulamayanların önümüze attıkları yeni bir yemdir başbuğ'un tutuklanması.

*deniz gezmiş ve bülent ersoy meselesinde, agos - #derkenar olarak sorduğumuz soru ("Deniz Gezmiş'in Bülent Ersoy'a gazoz ısmarlama hakkı olmadığını düşünenlerden misiniz?"), bülent ersoy'un açıklamalarını magazinel bir trivia olarak kabul etmek yerine, "böyle şey nasıl olur, deniz'e nası laf söylersiniz, onu nası kirletirsiniz!!!11" diye tepki veren homofobik solcuları açığa çıkartmak içindi. bunu biz bir hak meselesi olarak görmüyoruz, öyle görenleri gösteriyoruz.

*ermenilerle ilgili mesele nedir, yeterince anlattım sanırım. uğur mumcu ve abdi ipekçi'yi hiç umursamadığım, senin kondurman. hrant dink'i, ezilen kimliği, ideolojisi ve meselesinin güncelliği sebebiyle daha çok umursadığım doğrudur, ama bu diğer siyasi cinayetleri umursamadığım anlamına gelmez, elimden gelen her türlü desteği o mücadele için de veririm.

ve evet, hegemonik, kapalı, sabit aidiyetleri yıkmaya çalışan bir pratiğe, elimden geldiğince, gücüm yettiğince, aitim. daha fazlasını ben de bilmiyorum. "bu adam" diye bana sorulan ama benden daha fazlası kastedilen (öyleymiş) sorulara, kendi adıma cevap verdim. benden daha fazlası için de bir şeyler söylüyordur muhakkak, ama hepsini söylemediği kesin.

Hiç yorum yok: